Zenginin malı züğürdün çenesini yorar atasözünün hikayesi ve anlamı

Thema bewerten:
Ergebnis 1 bis 1 von 1

Thema: Zenginin malı züğürdün çenesini yorar atasözünün hikayesi ve anlamı

  1. Gehen Sie zu DankeHerunterladen #1
    Gehen Sie zu Danke
    Kıdemli Üye Avatar von İnfo

    Info

    Gehen Sie zum Anfang des Beitrags

    Atasözü Zenginin malı züğürdün çenesini yorar atasözünün hikayesi ve anlamı

    Zenginin malı züğürdün çenesini yorar atasözünün hikayesi ve anlamı

    Zenginin malı züğürdün çenesini yorar, yoksullar, zenginlerin malını, parasını konuşur dururlar, bu onların çenesini yormaktan başka bir işe yaramaz anlamında söylenir.

    Zenginin malı züğürdün çenesini yorar atasözünün hikayesi ve anlamı

    Yoksul kişiler daima bir zenginlik özlemi içinde olduklarından bazı zenginlerin nasıl yaşadıklarını, ne kadar varlıklı olduklarını, imkânlarını, kazançlarını, harcamalarını vs. konuşmaktan kendilerini alamazlar. Aslında bu konuşulanlar dedikodudan ve boşa çene yormaktan öte geçemez. Bir zenginin zenginliği hakkında konuşan yoksulların hâlini anlatmak üzere söylenir.
    Zenginin Malı Züğürdün Çenesini Yorar Anlamı:

    Yoksullar zenginlerin malları hakkında konuşur dururlar. Aslında bu boşa çene yormaktan başka bir şey değildir.


    Zenginin Malı Züğürdün Çenesini Yorar Hikayesi:

    Vaktiyle bir köy ağası kızını evlendiriyormuş. Düğün günü gelmeden, kızın yeni evine çeyizi serilmiş. Köyün bütün kadınları da çeyize bakmaya davet edilmiş. Köylü kadınlar gelmişler, çeyizlere bakılmış, sohbetler edilmiş, ikramlar alınmış. Nihayet akşam olmuş. Kadınlardan biri evine gitmiş ki, başının ağrısından yerinden kalkacak hâli yok. Biraz sonra kocası gelmiş. Adam ellerini yıkamış, yemek yiyecek ama ortada sofra yok.

    Kafasına bir tülbent bağlayıp sedirde yatak döşek yatan karısının yanma gitmiş. “Hayırdır, hanım, hasta mısın? Sofra niye hazır değil?” diye sormuş. “Aman aman,” demiş kadın, “gözünü seveyim üzerime gelme. Yorgunluktan öldüm zaten.” “Hayırdır, ne iş gördün ki?” diye sormuş merakla adam. “Ağanın kızının çeyiz sergisi vardı. Ona bakmaya gittim.”

    Adam şaşırmış. “İyi de” demiş, “bunda yorulacak ne var? Bırak da ev sahibi yorulsun. Altı üstü çeyiz bakmışsın.” “Aman bey, öyle deme, görmeliydin ne çeyizdi” diye heyecanla anlatmaya başlamış karısı. “Ne ipekler, ne kadifeler, ne kumaşlar… Amanın neler dikinmişler. Ne bindallılar, ne üst başlar, ne hamam takımları… Hele o havluların, yazmaların oyalarını bir göreydin. Nah şöyle bir karış. Bir değil, üç değil, beş değil, tam on yatak takımı yaptırmış anası, tamamen iğne oyası. Antep işinden perdeler mi dersin, beyaz işten mutfak takımları mı, Çin işinden oda takımları mı… Hepsi de çifter çifter, üçer beşer. Aman bir görseydin, ne anglezler, ne goblenler, ne ara takımları, ne kanaviçeler, ne oyalaaaar… Amanın hele o bohçalar neydi öyle bohçalar… Yedi göbek akrabaya bohça yapılmış. Bir çeyizdi ki sorma, sandık sandık!”“Niye bu kadar yorulduğunu şimdi anladım” demiş kocası gülerek. “Bu kadar çeyizin yorumunu yapmak kim bilir kaç saatini aldı. Bırak Allah aşkına hanım onun bunun malını. Zenginin malı züğürdün çenesini yorar!”

    İşte böyle, zenginlik özlemi içinde olan yoksul kişiler, zenginlerin nasıl yaşadıklarını, imkânlarını, kazançlarını, harcamalarnı, varlıklarını anlata anlata bitiremezler. İşin kötü yanı bu konuşmaları insanın boş yere çenesini yoran, gereksiz kuru sözden başka bir şey değildir.




Aktive Benutzer

Aktive Benutzer

Aktive Benutzer in diesem Thema: 1 (Registrierte Benutzer: 0, Gäste: 1)

Berechtigungen

  • Neue Themen erstellen: Nein
  • Themen beantworten: Nein
  • Anhänge hochladen: Nein
  • Beiträge bearbeiten: Nein
  •