Bu yazımızda sizlere Kel başa, şimşir tarak deyiminin anlamı ve kısaca hikâyesi hakkında bilgiler vereceğiz.
Kel başa, şimşir tarak deyiminin anlamı:
Parası olmayan, birçok ihtiyacı olan bir kimsenin, hali vaktine uygun olmayan gereksiz şeyleri satın alması, özenti ve gösterişe meyletmesi.
Kel başa, şimşir tarak deyiminin hikâyesi:
İnsan kendini bilmeli, başkalarına özenmemeli, gösterişten kaçınmalıdır. Lüzumlu ihtiyaçların dışında harcama yapmamalıdır. Özenti ve gösteriş, ailede maddi ve manevi sıkıntılara yol açar. Aile de huzur kalmaz. Bir günün beyliği için, bir ay aç kalır.
Deyimde adı geçen “şimşir”, tarak ve benzeri eşyaların yapımında kullanılan çok sert ve dayanıklı bir ağaç türüdür. Eskiden zengin bir aile kızlarını evlendiriyorlar, oğlan evine adet olduğu üzere bohça bohça hediyeler gönderiyorlarmış. Oğlan evindeki kadınların durumlarına göre altın, gümüş kaplamalı, fildişinden ve şimşir ağacından yapılmış değerli armağanlar göndermişler.
Oğlan evindeki küçük eltinin bir hastalık yüzünden saçları dökülmüş. Onun kelliğinden kimsenin haberi yokmuş. Kendisine verile verile şimşir tarak verilmesi eltinin canını sıkmış. Kelliği unutup hediyeleri getiren kadının yüzüne şimşir tarağı fırlatarak “Herkese altın, gümüş tarak, bana da şimşir öyle mi? Yeni gelin daha eve adımını atmadan benimle uğraşmaya başladı.” demiş.
Oğlanın anası, gelinin bu hareketinden utanmış ve kızgınlıkla “Senin gibi kel başa, şimşir tarak çok bile, altın tarakla hangi saçlarını tarayacaksın.” diye azarlayarak küçük gelinin kelliğini ortaya çıkarmış.
Ardından evin dadısı da söze karışmış “Bana şimşir tarak bile kymamışlar, benim başım kel mi?” demiş.
Özenti, gösteriş olan yuvada,
Rahat, huzur bulunur mu?
Saçı gitmiş,
kel olmuş başa,
Şimşir tarak vurulur mu?