Bir gün adamın biri eşeğine biner ve İstanbul’a gelir. Adam eşeğini çok sever, hiç yanından ayırmaz. Nereye gitse onu da ***ürür. Haydarpaşa istasyonuna gelir, şehrin caddeleri çok kalabalık olduğu için eşekle gitmesi zor olacağından dolayı eşeği kime emanet edeyim nereye bağlayayım diye düşünüp karar verir. En sağlam şu duran vagonun demirleri diyerek ve eşeği yularından sıkıca vagonun demirine bağlar. İşlerini takip etmek üzere yola koyulur. İşlerini b***rince istasyona gelir. Birde ne görsün ne eşek var ne de vagon. Başlar herkese sormaya:
-Aman benim eşeği gördünüz mü”.
Kimi güler, kimi üzülür. Bu sokak şu cadde derken akşam olur. Çok yorulur. Bir sokakta yürürken bakar ki bir evin kapısı yarı açık duruyor. Hemen içeri girer bakar kimseler yok. Odanın birinde bir karyola, üzerinde yatak hemen yatıp uyuyayım diye düşünür. “Üzerine yatarsam beni görürler, en iyisi ben karyolanın altına yatayım” diyerek hemen yatar. Aradan epey zaman sonra evin sahibi bir kız ve erkek gelir. Karyolanın üzerine otururlar. İki genç sevgili başlar güzel sözler söylemeye. Kız:
-Canımsın.
Genç başlamış kızın güzelliğinden bahsetmeye:
-Canım benim, öyle güzel gözlerin var ki, inan gözlerinde İstanbul’u seyrediyorum.
Adam karyolanın altından fırlar:
-Aman oğlum iyi bak bakalım benim eşeği de görebiliyor musun?