YIRTIK ÇORAP
Zengin bir adam ve üç oğlu varmış.
Birgün baba oğullarına der ki;
Evlatlarım ben ölürsem eğer sizden isteğim benim sandıkta duran o yırtık çorabı giydirin ve o şekilde gömün der.
Çocukları hemen söze girer Allah gecinden versin baba ama olmaz biz çok zenginiz yırtık çorabı sana giydiremeyiz.
Gerekirse altın tozundan gerekirse hint kumaşından çorap yaptırır onu giydiririz.
Baba ısrarlıdır illaki o yırtık çorap diye.
Baba devam eder çorabı mutlaka giydirin ve bizim avukattan mal paylaşımıyla ilgili zarfı alın der.
Günün birinde baba ölür.
Çocukları vasiyeti yerine getirmek ister ama imam karşı çıkar.
Hayır dinimiz gereği ölen insanı çırılçıplak ve kefene sararak defnedilmelidir der.
Çocuklar ısrar etsede imam giydirmez, baba defnedilir .
Çocuklar babasının vasiyetini yerine getiremediğinden üzgündür.
Ama yapacak bişeyde yoktur.
Avukata giderler ve babalarının bıraktığı zarfı alırlar ve okurlar.
Zarfta aynen şunlar yazıyordu:
Gördünüz mü evlatlarım bir yırtık çorabı bile götüremedim öbür dünyaya.
(Bu dünyada mal mülk hepsi boş unutmayın)