Bu yazımızda sizlere Ç Harfi ile Başlayan Atasözleri ve Anlamları hakkında bilgiler vereceğiz.
Çabalama ile çarık yırtılır.
Olmayacak işi zorla yapmaya çalışan zarara uğrar.
Çağrılan yere erinme, çağrılmayan yere görünme.
Kişi, çağrıldığı yere gitmelidir. Bu en azından bir nezaket gereğidir; ödev de olabilir. Çağrılmadığı yere gitmemelidir. Gitmek, yüzsüzlük ve arsızlık olur.
Çağrılmayan yere çörekçi ile börekçi gider.
Çağrılmadığın yere gitme. Sen çörekçi yada börekçi misin ki satış yapacakmış gibi şu kapıya, bu kapıya çağrılmadan gidesin?
Çalışanın yatanda hakkı vardır.
Çünkü çalışmayan, çalışanın kazancını yiyor.
Çalma elin kapısını, çalarlar kapını.
Kimseye kötülük yapma. Yoksa aynı kötülüğü onlar da sana yaparlar.
Çam ağacından ağıl olmaz, el çocuğundan oğul olmaz.
Her şeyin değeri vardır; yapacağı iş, kullanılacağı yer ayrıdır. Bir şeyin yerine, ona benziyor diye başka bir şey konulamaz.
Çanağa ne doğrarsan kaşığında o çıkar.
Kişi, kendisi için önceden ne gibi hazırlıklar yapmışsa elleri de onun veriminden yararlanır.
Çanakta balın olsun, Yemen’den arı gelir.
Güzel malı olan kimse, müşteri bulma kaygısı çekmez. Reklam yapmasa bile en uzak yerlerden istekliler çıkar.
Çaputluya çalı düşman
İyi giyimlilerin giysilerinden kaza eksik olmaz. Yoksullar varlıklarından bir şeyler koparmaya çalışırlar.
Çatal kazık yere batmaz.
Birden çok kimsenin söz sahibi olduğu iş yürümez.
Çekişmeden pekişilmez.
Karşılıklı düşünceler tartışılmadan sağlam bir anlaşma ve uzlaşmaya varılmaz.
Çengi ölüsü çalgı ile kalkar.
Zevk ve safa içinde ömür sürmüş olan kimse en sıkıntılı günlerinde bile eğlenceden geri kalmaz.
Çerçi başındakini satar.
Alım satımla para kazanan kişi, iyi müşteri bulursa –yalnız satmakta olduğu malı değil –başına giydiği şapkayı bile satar. Satıcı elinde ne varsa onu satar.
Çıkacak kan damarda durmaz.
Bir şeyi yitirmek kaderde varsa buna engel olunamaz.
Çıkmadık canda umut var.
Ölümcül hastanın canı çıkınca değin iyileşeceğinden umut kesilmez. Elden gitti sandığımız bir şeyle ilgimiz büsbütün kesilmemişse, gereken çabaları harcayarak onun elimizde kalmasını sağlayabileceğimizi umabiliriz.
Çiftçinin karnını yarmışlar, kırk tane “gelecek yıl” çıkmış.
Çiftçinin ürünü her yıl bir afete uğrar. O da hep gelecek yıla umut bağlar. Durum böylece sürüp gider.
Çiftçiye yağmur, yolcuya kurak; cümlenin muradını verecek hak.
Kullar Tanrı’dan kendilerine gerek olan şeyleri isterler. Kimi kulların zararına yol açacak nitelikte olabilir. Kullarının dileklerini kabul edecek olan Tanrı’dır. Hangisininki yerine gelmişse Tanrı böyle uygun görmüş demektir.
Çift edersen bağlanırsın, bağ edersen eğlenirsin.
Çiftçilik insanı toprağa bağlar. Bağcılık da iş başından uzaklaşmayı, orada kalmayı gerektirir. Tımarını iyi yaparsan bağın güzel olur. Bağla uğraşmak ise bir eğlencedir.
Çift ile koyun, kalanı oyun.
En sağlam iş, çiftçilik ve koyun yetiştiriciliğidir. Başka sanat ve mesleklerin önemi yoktur. En zor çiftçilik, tarla sürülerek ve koyun beslenerek yapılan çiftçiliktedir. Arıcılık gibi, sebzecilik gibi işler eğlence gibidir.
Çiğnemeden yutulmaz.
Çalışmadan yaşamak olmaz.En kolay iş dahi emek harcamayı gerektirir. Ağıza kadar gelen nimetten yararlanmak için bile çiğnemek gibi bir çalışmak ister.
Çingene ciğer pişirir, yemeden kanın pişirir.
Cimri, para harcamaktan o kadar ki pişirdiği yemek bitmesin diye yemeden doyduğunu söyler.
Çingene çadırında musandıra ne arar?
Yoksun ve her şeyi derme çatma olan kişide varlıklara özgü şey bulunmaz.
Çingene çingeneye çatmadıkça kasnak boynuna geçmez.
Bayağı kişilerin iyice kepaze olabilmeleri için birbirlerine girmeleri gerekir.
Çingeneye beylik vermişler önce babasını asmış.
Ne oldum delisi soysuz kişi, eline yetki geçirince, en yakınlarına kötülükler yapmakla işe başlar.
Çirkefe taş atma, üstüne sıçrar.
Kötülük yapmak için fırsat arayan kişiler çatışma; zararlı çıkar, kirlenirsin.
Çivi çıkar ama yeri kalır.
Başkasına yaptığın bir fenalığı kaldırıp gidersen bile kötü izini, anısını gideremezsin.
Çivi çiviyi söker.
Güç bir şey, güçlü şeyle yenilir.
Çoban armağanı çam sakızı.
Varlıksız kişinin armağanı küçük bir şey olur.
Çobana verme kızı, ya koyun götürür ya kuzu.
Kızını isteyen kişinin işi, gücü, tutumu ne ise kızını bunlarla ilgilendireceğini düşün. Kararını ona göre ver. Önemli bir işi, inceliğini anlamayan bir kimseye yaptırma. Çünkü bu inceliğe yakışmayacak bir tutumla yapmaya kalkar. [PAGE]
Çobanın gönlü olursa tekeden yağ çıkarır.
Kendisinden iş bitecek kişi isterse olmayacak gibi görünen işlere çıkar yol bulur.
Çobansız koyunu kurt kapar.
Koruyucusu, yöneticisi bulunmayan kişi ve topluluğa düşman ezer.
Çocuğa iş buyuran ardınca kendi gider.
Çocuk kendisine ısmarlanan işi beceremez. Onun için arkasında işi buyuranında gitmesi gerekir.
Çocuğu bulunduğun yerden kov olmaz.
Küçük çocuğun bulunduğu yerden başkasını çekiştirmek olmaz çünkü herkes çocukla ugraşır, oyalanır. Hiç bir kimse dedikodu yapmaya vakit bulamaz. Konuşabilen çocuğun bulunduğu yerde de çocuk bu sözleri başkasına ulaştıra bilir korkusuyla kov olmaz.
Çocuğun yediği helal, giydiği haram.
Çocuğun iyi beslenmesi için ne kadar para harcasan yeridir. Çünkü büyümesi, gelişmesi yemesine bağlıdır ama pahalı giysiyle donatılması doğru değildir. Çünkü çocuk giyeceği hor kullanır; kirletir, yırtar.
Çocuk düşer kalka büyür.
Çocuk yürümeye başladığı sırada sık sık düşer, ağlar.Anne, baba, çocuğun canı yanıyor diye üzülmemelidir. Her çocuk büyürken bu evrelerden geçer.
Çocuk seçersen beşikte, koca seversen döşekte.
Çocuğu kucağına almadan, beşikte yatarken sev. Kocana karşı olan sevgini de şurada, burada, başkalarının yanında değil, döşekte göster.
Çocuktan al haberi.
Büyükler bir konuyu işlerine geldiği gibi anlatır. Çocuk yalan dolan bilmez herşeyi olduğu gibi anlatır. Onun için haberlerin doğrusu çocuktan alınır.
Çoğu zarar, azı karar.
Hangi işle olursa olsun aşırılığa gidilmemeli, “karar” denilen herkesin uygun gördüğü ölçüde kalınmalıdır.
Çocuk açılma, soğuk alırsın.
Giriştiğiniz iş için gereğinden çok para dökerseniz sonra bunun karşılığını alamaz, işi zararla kapatırsınız.
Çok bilen, çok yanılır.
İnsan ne kadar çok şey bilirse bilsin, bilmediği daha çoktur.Çocuk bildiğinden kendine çok güvenen kişi, bilmediği şeylere de karışır ve bunlarda yanılır.
Çok el, ya yağmaya ya yolmaya.
Çok kimsenin katılmasıyla iki iş iyi başarılır: yağma, yolma.
Çok gezen çok bilir.
Çok gezen kişi, gezdiği yerlerde değişik şeyler görür, öğrenir. Eskiden bildiklerinin üzerine yenilerini ekler.
Çok gezen tavuk ayağında pis getirir.
Her yere girip çıkan kadının adı lekelenir. Havlayan köpek ısırmaz. Karşısındakini bağırıp çağırmakla korkutmaya çalışan kimse, eylemli bir saldırıda bulunmaz.
Çok incelme, koparsın.
Bir iş yapılırken gereğinden çok titizlik gösterilirse başarılı sonuca ulaşmak tehlikeye düşer.
Çok konuşan çok yanılır.
Çok konuşan, sözlerini denetlemeden, iyi düşünmeden ortaya atacağından yanlış şeyler söyleyebilir.
Çok koşan çabuk yorulur.
Ne türlü çalışmadan olursa olsun aşırı çaba gösteren çabuk yorulacağı için sonucu elde etmekte geçikir. Sürekli çalışabilmek ve sonuca kavuşabilmek için harcanan çabanın yorulmayacak ölçüde olması gerekir.
Çok naz aşık usandırır.
Başka şeylerde olduğu gibi nazlanmada da aşırıya gidilmemelidir. Aşık, sevgilisi uğruna bütün sıkıntılara katlanır ve onun nazını çeker. Ama bu naz çekilmeyecek ölçüde olursa aşk sevgisinden soğur.
Çok söyleme arsız edersin, aç bırakma edersin.
Yönetimin altında bulunan kimseye ikide birde “şunu yap, bunu yapma” demekle iyi sonuç alırım sanma; onu arsız edersin. Yiyecek, para bakımından sıkıntıya da düşürme çünkü hırsızlığa itmiş olursun.
Çok söz yalansız, çok para haramsız olmaz.
Çok konuşanın sözleri arasında herhalde yalan bulunur; bol kazancın içinde yasa dışı elde edilmiş para bulunduğu gibi.
Çok yaşayan bilmez, çok gezen bilir.
Çok gezen, çok yeri gören, çok şey öğrenir. Çok yaşayan çok okuyan onun bildiklerini bilmez.
Çömçe tutan elim olursun, ocaklıkta yerim olsun.
Herkes iş bakımında bulunarak söz sahibi olmak ister.
Çömlekçi suyu saksıda içer.
Kişi, ancak elindeki olanaklardan yararlanarak işini görebilir. Kişi, yaşayışını sanatı ile sağlar.
Çubuk kırılır, çıt eder; kütük kırılır, küt eder.
Küçük çapta iş yapanların uğrayacağı zarar küçük; büyük çapta iş yapanların uğrayacağı zarar büyük olur ancak zararın ağırlığı, iki durumda da eşittir.
Çuhayı fırçayla, kadifeyi elle.
Kimi kişilere sert, kimi kişilere yumuşak davranmak gerekir; durumlarına göre.
Çul içinde arslan yatar.
Bir kimsenin değeri kılıf kıyafet ile değil, kişiliğindeki çevher ile ölçülür.
Çürük tahta çivi tutmaz.
Aslında işe yaramaz olan, yada sonrasından o duruma gelmiş bulunan şeyi ne denli uğraşsanız işe yarar duruma getiremezsiniz.