Saygı ile ilgili deyimler ve anlamları

Rate This Thread:
Results 1 to 1 of 1

Thread: Saygı ile ilgili deyimler ve anlamları

  1. Go to Thank YouDownload #1
    Go to Thank You
    Kıdemli Üye İnfo's Avatar

    Info

    Go to Top of Post

    Deyim Saygı ile ilgili deyimler ve anlamları

    Saygı ile ilgili deyimler ve anlamları

    İçinde ve anlamında saygı geçen, saygı ile ilgili deyimler ve açıklamaları. Saygı hakkında deyimler ve anlamları hakkında sizlere kısa bilgiler vereceğiz.

    Saygı ile ilgili deyimler ve anlamları

    Saygı duymak (beslemek); birine, bir şeye karşı saygı hissetmek:

    Saygı göstermek; saymak, değer vermek:

    Sıra saygı gözetmek; karşılıklı saygı göstermek.

    Ayağına getirmek; sıra, saygı gözetmeksizin birinin yanına gelmesini sağlamak.

    Ayıptır söylemesi;

    Ayıptır söylemesi, muzundan dalağına kadar ne bulurlarsa yedirdiler. - A. Ümit.

    Baş eğmek;

    2) Direnmekten vazgeçip buyruk altına girmek:

    Baş üstünde yeri var; büyük bir saygı ve ilgi ile karşılanır veya ağırlanır anlamında kullanılan bir söz.

    Başköşeye kurulmak; saygın kişilere ve büyüklere ayrılan yere oturmak:

    Başta taşımak; çok saygı göstermek.

    Bir elini bırakıp ötekini öpmek; aşırı saygı göstermek.

    (birinde) Dil bir karış; saygısızca karşılık verenler için kullanılan bir söz.

    (birini) Adamdan saymak; bir kimseye gereğinden fazla değer vermek, saygı duymak.

    (birini) El üstünde tutmak; bir kimseye çok saygı ve sevgi göstermek:

    (birinin) Adını ağzına abdestle almak; bir kişiyi anarken çok saygılı davranmak.

    (birinin) Ayağına gitmek; alçak gönüllülük ederek veya saygı göstererek birinin yanına varmak.

    (birinin, birilerinin) Takdirini kazanmak; bir kimse veya bir topluluk tarafından beğenilmek:

    (birinin) onuruna … vermek; birine saygı göstermek için yemek, toplantı vb. ağırlamada bulunmak.

    (birinin) Yüzüne bağırmak; birine öfke ile saygısızca sözler söylemek.

    Boyun kırmak; saygı duyulan bir kimse karşısında, ayaktayken başı öne bükmek:

    Buyur etmek;

    Soldaki bahçeli kahveye buyur ettim. - S. F. Abasıyanık.

    Aliş’e de buyur ettiler, ekmek, peynir ve üzümden ibaret yemeklerini yemeye koyuldular. - Halikarnas Balıkçısı.

    Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öpmek; saygı ve sevgi göstermek: Buralara kadar zahmet ettiniz, büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim. -H. Taner.

    Denli densiz söz söylemek; uygunsuz, yakışıksız ve saygısız sözler söylemek.

    Dili pabuç kadar; saygısızca ve gönül kırıcı bir biçimde konuşan.

    El bağlamak;

    2) Namaza durmak:

    El pençe divan

    Doğruldu, el pençe divan durdu, başını önüne eğdi. - P. Safa.

    Dayımı el pençe divan karşılar, ne yiyip ne içeceğini sormazdı, çünkü bilirdi. - A. Boysan.

    Ellerde gezmek

    2) mec. El üstünde tutulmak, saygı ve sevgi görmek.

    Forsu olmak; bir konuda saygınlığı, gücü, söz geçirirliği bulunmak.

    Forsunu yitirmek (kaybetmek); etkinliğini ve saygınlığını kaybetmek.

    Güneşe karşı işemek; kaba saygı gösterilmesi gereken şeylere saygısızlık göstermek.

    Hatır gönül bilmek (saymak veya tanımak); kişilere karşı gösterilmesi gereken saygı kurallarına uymak.

    Hatır gönül yıkmak (kırmak); kişilere karşı gösterilmesi gereken saygı kurallarına uymamak.

    Hatır (hatırını) saymak; gerekli saygıyı göstermek.

    Hatırı sayılır

    Adamları aracılığıyla bu konuda hatırı sayılır bir külliyata sahip oldu. - İ. O. Anar.

    Sabit Bey Ağabey mahalle tulumbacıları arasında en hatırı sayılır adamlardandır. - H. Taner.

    Herkes evinde ağadır; herkesin kendi evinde, kendi çevresinde saygınlığı vardır. Atasözü

    Hürmette kusur etmemek; karşısındaki kişiyi iyi ağırlamak, isteklerini yerine getirmek, saygısızlık etmemek:

    İki büklüm olmak

    İnsanlar iki büklüm olup düştükleri konduların içinde dozer kasnaklarının sesiyle irkildiler. - L. Tekin.

    Değil bu yerlerin başkanına hatta hademesine saygılarını sunmak için iki büklüm olurlar. - H. Taner.

    İtibardan düşmek; saygınlığını yitirmek.

    Kredisi düşmek; güvenilirliği, saygınlığı yitmek.

    Kusur etmemek; hoş karşılanmayacak bir davranışta bulunmamak: Saygıda kusur etmemek için âdeta birbirleriyle yarış ediyorlardı. - F. F. Tülbentçi.

    Maça beyi gibi kurulmak; saygısızca yayılarak oturmak.

    Omuzda taşımak; çok saygı göstermek, yüceltmek, övmek.

    Öpüp başına koymak

    2) Bir şeyi memnunlukla karşılamak, saygı duymak, saygıyla karşılamak:

    Pervane kesilmek

    2) Her isteği yapmak için çevrede dört dönmek:

    3) dönüp durmak:

    Puan toplamak

    2) mec. Saygınlık sağlamak.

    Sağa sola bakmadan; ortalığı kollamadan, saygısızca.

    Sakalı saydırmak; saygınlıktan düşmek.

    Sakınması olmamak;

    2) İncelik kurallarına, saygıya aldırmadan davranmak.

    Terbiyeli maymun gibi; çok saygılı, çekingen, itaatkâr.

    Ye kürküm ye; gösterilen saygının kişiliğe değil, giyim kuşam düzgünlüğüne olduğunu belirtmek için kullanılan bir söz.

    Yer vermek

    Etrafını zehirleye zehirleye yaşadıktan sonra hâlâ insanlar ona kendi aralarında bir yer veriyorlardı. - M. Yesari.

    3) Önemli bir görev vermek;

    Kadınlara yer vermek alışkanlığı da olmadığından, çok kez ayakta kalır. - E. Bener.

    Orta oyununda dekor gibi donatıma da pek az yer verilmiştir. - M. And.

    7) Ağırlık vermek:

    8) Konu edinmek.

    Yerde kalmak; saygı görmemek, yüzüne bakılmamak.

    Yerlere kadar eğilmek; aşırı saygı göstermek.




Thread Information

Users Browsing this Thread

There are currently 1 users browsing this thread. (0 members and 1 guests)

Posting Permissions

  • You may not post new threads
  • You may not post replies
  • You may not post attachments
  • You may not edit your posts
  •