İçinde ve anlamında saygı geçen, saygı ile ilgili deyimler ve açıklamaları. Saygı hakkında deyimler ve anlamları hakkında sizlere kısa bilgiler vereceğiz.
Saygı duymak (beslemek); birine, bir şeye karşı saygı hissetmek:
Saygı göstermek; saymak, değer vermek:
Sıra saygı gözetmek; karşılıklı saygı göstermek.
Ayağına getirmek; sıra, saygı gözetmeksizin birinin yanına gelmesini sağlamak.
Ayıptır söylemesi;
Ayıptır söylemesi, muzundan dalağına kadar ne bulurlarsa yedirdiler. - A. Ümit.
Baş eğmek;
2) Direnmekten vazgeçip buyruk altına girmek:
Baş üstünde yeri var; büyük bir saygı ve ilgi ile karşılanır veya ağırlanır anlamında kullanılan bir söz.
Başköşeye kurulmak; saygın kişilere ve büyüklere ayrılan yere oturmak:
Başta taşımak; çok saygı göstermek.
Bir elini bırakıp ötekini öpmek; aşırı saygı göstermek.
(birinde) Dil bir karış; saygısızca karşılık verenler için kullanılan bir söz.
(birini) Adamdan saymak; bir kimseye gereğinden fazla değer vermek, saygı duymak.
(birini) El üstünde tutmak; bir kimseye çok saygı ve sevgi göstermek:
(birinin) Adını ağzına abdestle almak; bir kişiyi anarken çok saygılı davranmak.
(birinin) Ayağına gitmek; alçak gönüllülük ederek veya saygı göstererek birinin yanına varmak.
(birinin, birilerinin) Takdirini kazanmak; bir kimse veya bir topluluk tarafından beğenilmek:
(birinin) onuruna … vermek; birine saygı göstermek için yemek, toplantı vb. ağırlamada bulunmak.
(birinin) Yüzüne bağırmak; birine öfke ile saygısızca sözler söylemek.
Boyun kırmak; saygı duyulan bir kimse karşısında, ayaktayken başı öne bükmek:
Buyur etmek;
Soldaki bahçeli kahveye buyur ettim. - S. F. Abasıyanık.
Aliş’e de buyur ettiler, ekmek, peynir ve üzümden ibaret yemeklerini yemeye koyuldular. - Halikarnas Balıkçısı.
Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öpmek; saygı ve sevgi göstermek: Buralara kadar zahmet ettiniz, büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim. -H. Taner.
Denli densiz söz söylemek; uygunsuz, yakışıksız ve saygısız sözler söylemek.
Dili pabuç kadar; saygısızca ve gönül kırıcı bir biçimde konuşan.
El bağlamak;
2) Namaza durmak:
El pençe divan
Doğruldu, el pençe divan durdu, başını önüne eğdi. - P. Safa.
Dayımı el pençe divan karşılar, ne yiyip ne içeceğini sormazdı, çünkü bilirdi. - A. Boysan.
Ellerde gezmek
2) mec. El üstünde tutulmak, saygı ve sevgi görmek.
Forsu olmak; bir konuda saygınlığı, gücü, söz geçirirliği bulunmak.
Forsunu yitirmek (kaybetmek); etkinliğini ve saygınlığını kaybetmek.
Güneşe karşı işemek; kaba saygı gösterilmesi gereken şeylere saygısızlık göstermek.
Hatır gönül bilmek (saymak veya tanımak); kişilere karşı gösterilmesi gereken saygı kurallarına uymak.
Hatır gönül yıkmak (kırmak); kişilere karşı gösterilmesi gereken saygı kurallarına uymamak.
Hatır (hatırını) saymak; gerekli saygıyı göstermek.
Hatırı sayılır
Adamları aracılığıyla bu konuda hatırı sayılır bir külliyata sahip oldu. - İ. O. Anar.
Sabit Bey Ağabey mahalle tulumbacıları arasında en hatırı sayılır adamlardandır. - H. Taner.
Herkes evinde ağadır; herkesin kendi evinde, kendi çevresinde saygınlığı vardır. Atasözü
Hürmette kusur etmemek; karşısındaki kişiyi iyi ağırlamak, isteklerini yerine getirmek, saygısızlık etmemek:
İki büklüm olmak
İnsanlar iki büklüm olup düştükleri konduların içinde dozer kasnaklarının sesiyle irkildiler. - L. Tekin.
Değil bu yerlerin başkanına hatta hademesine saygılarını sunmak için iki büklüm olurlar. - H. Taner.
İtibardan düşmek; saygınlığını yitirmek.
Kredisi düşmek; güvenilirliği, saygınlığı yitmek.
Kusur etmemek; hoş karşılanmayacak bir davranışta bulunmamak: Saygıda kusur etmemek için âdeta birbirleriyle yarış ediyorlardı. - F. F. Tülbentçi.
Maça beyi gibi kurulmak; saygısızca yayılarak oturmak.
Omuzda taşımak; çok saygı göstermek, yüceltmek, övmek.
Öpüp başına koymak
2) Bir şeyi memnunlukla karşılamak, saygı duymak, saygıyla karşılamak:
Pervane kesilmek
2) Her isteği yapmak için çevrede dört dönmek:
3) dönüp durmak:
Puan toplamak
2) mec. Saygınlık sağlamak.
Sağa sola bakmadan; ortalığı kollamadan, saygısızca.
Sakalı saydırmak; saygınlıktan düşmek.
Sakınması olmamak;
2) İncelik kurallarına, saygıya aldırmadan davranmak.
Terbiyeli maymun gibi; çok saygılı, çekingen, itaatkâr.
Ye kürküm ye; gösterilen saygının kişiliğe değil, giyim kuşam düzgünlüğüne olduğunu belirtmek için kullanılan bir söz.
Yer vermek
Etrafını zehirleye zehirleye yaşadıktan sonra hâlâ insanlar ona kendi aralarında bir yer veriyorlardı. - M. Yesari.
3) Önemli bir görev vermek;
Kadınlara yer vermek alışkanlığı da olmadığından, çok kez ayakta kalır. - E. Bener.
Orta oyununda dekor gibi donatıma da pek az yer verilmiştir. - M. And.
7) Ağırlık vermek:
8) Konu edinmek.
Yerde kalmak; saygı görmemek, yüzüne bakılmamak.
Yerlere kadar eğilmek; aşırı saygı göstermek.