Kısmetinde ne varsa kaşığına o çıkar, bir şey elde etmek için çalışan kimseye Allah neyi kısmet etmişse onu verir.
Kısmetinde ne varsa kaşığına o çıkar anlamı şu şekilde :
Kişi ne kadar çalışırsa çalışsın, çabalarsa çabalasın alın yazısındaki şeye ulaşır. Yüce Allah, ona ne nasip etmişse ancak ona kavuşur; bu az da olur, çok da.
İnsan herşeyi elde etmek için çalışır, çabalar. Fakat Allah kuluna neyi kısmet etmişse ancak onu verir.
Herkesin nasibini Allah verir. Kişilerin çalışıp çabalamaları karşılığında elde ettikleri kazanç az da olabilir, çok da. Bu durum, Allah'ın insanları bir imtihanıdır. Kişiler ne kadar kazanacaklarını veya kaybedeceklerini bilemezler. Haklarında takdir edilen kısmete sahip olabilirler. Yani kişiler kendi umduklarına değil, Allah'ın onlara nasip ettiklerine kavuşabilirler. O hâlde insana yakışan, hâline şükretmektir.
Durumlarından şikayetçi olan kişileri teselli için söylenir.
Kısmetinde ne varsa kaşığına o çıkar hikayesi
Vaktiyle halkının sevdiği, saydığı, iyi huylu bir hükümdarın açgözlü bir berberi varmış. Berber ne zaman hükümdarı tıraş edecek olsa, fırsat bu fırsat der, sürekli idarecilik kabili yetleriyle övünür durur, atar tutar, lafın sonunda da hükümdardan rütbeler, mevkiler istermiş. Hükümdar, berberinde saydığı yeteneklerin hiçbirinin olmadığının farkındaymış. O yüzden onun bu isteğine gülüp geçmekle yetinirmiş. Ama berber takmış bir kere kafayı yüksek rütbeye.
Bakmış ki nazı da geçiyor hükümdara, bir seferinde hafif de tehditkâr bir tonla açık açık “Hünkârım, bunca yıllık hizmetlinizim. Saraya berber çırağı olarak girdim, kısa sürede baş berber oldum. O günden beri de bu görevde takılıp kaldım. İstirham ederim artık ya beni yüksek bir mevkie getirin ya da izin verin de emekli olup kendi köşeme çekileyim’’ demiş. Hükümdar bakmış ki berber isteğinde ciddi. Tamam demiş, o akşam berberi yemeğe alıkoymuş.
Berberin gözü önünde çorbasına bir altın, bir gümüş bir de bakır sikke attırmış. Berber şaşkın şaşkın olanları izlerken, “Haydi bakalım,” demiş padişah, “bundan sonraki kısmetin çorbanın içinde. Kaşığmda altın çıkarsa vezirim olursun. Gümüş çıkarsa ordunun başına geçersin. Ama bakır çıkarsa hiç itiraz etmez, berberliğe devam edersin.” Berberin gözleri ışıldamış. Heyecanla daldırmış kaşığını çorbaya. Çorbayı iyice karıştırmış, karıştırmış, en sonunda merakla kaşığını çekip çıkarmış ki o da ne? Bakır sikke kaşığm içinden ona bakmıyor mu? Telaşla, “Ama bu sayılmaz” deyip tekrar daldırmış kaşığı çorbaya. Karıştırıp karıştırıp tekrar çıkarmış ki yine bakır sikke! “Uzatma berber efendi” demiş hükümdar, “kısmetinde ne varsa kaşığında o çıkar.”
İşte böyle, herkesin nasibini Allah verir. İnsan ne kadar yırtınırsa yırtınsın, geceyi gündüze, gündüzü geceye katsın, kendini paralasın, yine de Allah’ın takdir ettiği kadarı eline geçer.