Fırsat ile ilgili deyimler

Thema bewerten:
Ergebnis 1 bis 1 von 1

Thema: Fırsat ile ilgili deyimler

  1. Gehen Sie zu DankeHerunterladen #1
    Gehen Sie zu Danke
    Kıdemli Üye Avatar von İnfo

    Info

    Gehen Sie zum Anfang des Beitrags

    Deyim Fırsat ile ilgili deyimler

    Fırsat ile ilgili deyimler

    İçinde ve anlamında fırsat kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları. Fırsat hakkında deyimler ve anlamları hakkında sizlere kısa bilgiler vereceğiz.

    Fırsat ile ilgili deyimler

    Aline fırsat geçmek; imkân bulmak: Hazır fırsat geçmiş eline, hiç öyle mi konuşulur?

    Fırsat beklemek (aramak); en uygun şartı, durumu veya zamanı kollamak.

    Fırsat bilmek; bir şeyden belli bir amaçla hemen yararlanmak:

    Fırsat bu fırsat; yararlanılacak en uygun zaman anlamında kullanılan bir söz:

    Fırsat bulmak; uygun, elverişli zaman bulmak:

    Fırsat düşmek (çıkmak); bir imkâna kavuşmak:

    Fırsat her vakit ele geçmez; fırsat insanın eline çok seyrek geçtiği için çıkan fırsat iyi değerlendirilmelidir anlamında kullanılan bir söz.

    Fırsat kollamak (gözlemek); yapmak istediği iş için uygun bir zaman veya bir durum beklemek: Sonra fırsat kollamasını biliyordu ve tekme yapıştıracak, çelme takacak zamanı içgüdülerin şaşmazlığıyla seçiyordu - T. Buğra.

    Fırsat vermek; bir işi yapmak için uygun, elverişli şartı sağlamak:

    Fırsatı ganimet bilmek; çıkan fırsattan en iyi biçimde yararlanmak:

    Fırsatı kaçırmak; elverişli durumdan yararlanmamak:

    Fırsatını düşürmek; kolayını bulmak.

    Fırsattan istifade etmek; ele geçirilen imkân veya durumdan en iyi biçimde yararlanmak.

    Aman zaman bilmemek; fırsat vermemek.

    Atı alan Üsküdar'ı geçti; fırsatın kaçırılıp artık yapılacak bir şeyin kalmadığını anlatan bir söz.

    (birine) gün doğmak; isteklerini gerçekleştirmek için iyi bir duruma erişmek veya eline olağanüstü bir fırsat geçmek.

    Gözü açık olmak; fırsattan yararlanmak, kurnazca davranmak.

    Meydan bırakmamak; fırsat vermemek: Ona ağız açmaya meydan bırakmadım. - R. N. Güntekin.

    Meydan bulamamak; fırsat bulamamak.

    Nefes aldırmamak; dinlenmesine fırsat vermemek, aralık vermemek.

    Sözü ağzına tıkamak; bir kimsenin konuşmasına fırsat vermeden kendisi konuşmaya başlamak.

    Şans tanımak; imkân vermek, fırsat vermek.

    Zaman kollamak

    2) Uygun bir fırsat beklemek.




Aktive Benutzer

Aktive Benutzer

Aktive Benutzer in diesem Thema: 1 (Registrierte Benutzer: 0, Gäste: 1)

Berechtigungen

  • Neue Themen erstellen: Nein
  • Themen beantworten: Nein
  • Anhänge hochladen: Nein
  • Beiträge bearbeiten: Nein
  •