Gözüne girmek deyiminin anlamı ve kısaca hikâyesi

Thema bewerten:
Ergebnis 1 bis 1 von 1

Thema: Gözüne girmek deyiminin anlamı ve kısaca hikâyesi

  1. Gehen Sie zu DankeHerunterladen #1
    Gehen Sie zu Danke
    Kıdemli Üye Avatar von İnfo

    Info

    Gehen Sie zum Anfang des Beitrags

    Deyim Gözüne girmek deyiminin anlamı ve kısaca hikâyesi

    Gözüne girmek deyiminin anlamı ve kısaca hikâyesi

    Bir işi en iyi şekilde yaparak o işin başında bulunan kişinin takdirini kazanmak çalışkanlığı ile bilinmek anlamlarına gelen bir deyim olarak dilimizde yerleşik hale gelmiştir. Gözüne girmek deyiminin anlamı ve kısaca hikâyesi hakkında bilgiler vereceğiz.

    Gözüne girmek deyiminin anlamı ve kısaca hikâyesi

    Gözüne girmek deyiminin anlamı:

    Gözüne Girmek deyimi bazı kesimler tarafından argo anlam ifade edecek şekilde kullanılan bir deyimdir. Zaten deyimi duyan çoğu kimsenin aklına hep aynı şeyler geliyor. Peki, hiç merak ettiniz mi, Gözüne Girmek ilk kez nasıl ortaya çıkmış.

    Şimdi hep birlikte Gözüne Girmek deyiminin ortaya çıkış hikâyesini okuyalım.


    Gözüne girmek deyiminin hikâyesi:

    Davranış güzelliği, çalışkanlık ve yeteneğimizle birinin sevgi ve güvenini kazanmak.

    Kimimiz öğretmenimizin, patronumuzun kimimiz de anne ve babamızın gözüne girmek isteriz. Çalışkanlık ve efendiliğimizle öğretmenimizi, disiplin ve üretkenliğimizle patronumuzu, hayırlı bir evlat olarak da anne ve babamızı memnun etmeye çalışırız.

    Recep, şaban derken ramazan ayı yaklaşmış. Mahalle kahvesinde ramazanın ne zaman başlayacağına dair sohbetler ediliyormuş. Orada bulunan hocanın biri, “Ay görülmeyince ramazan başlamaz.” dermiş. Bu sözleri duyan Bektaşi eve gelir gelmez hanımına:

    -Hanım perdeleri iyice kapat.

    Karısı:

    -Niçin efendi?

    -A hanım niçin olacak? Yakında ramazan ayı başlayacakmış. Müslümanlar oruç tutacaklarmış.

    -Ne var bunda efendi? İyi ya sen de oruç tutarsın.

    -Hanım ne diyorsam onu yap demiş.

    Bektaşi, geceleri mahalle kahvesine gidip gelirken temkinli davranıyor, ayı görmemek için hep yere bakıyormuş. Bir gün yağmur yağmış, sokaktaki çukurlar sularla dolmuş, hava da açılmış.

    Bektaşi, bir akşam kahveye giderken Ay’ı görmemek için başını yerden kaldırmıyormuş. Fakat gözü birden bir su birikintisine çarpmış, orada gökteki ayın suya yansıdığını görmüş. Öfkelenen Bektaşi, sudaki ayın aksine, “Bre mübarek!… Başımı yerden göğe kaldırmıyorum diye, yere inerek gözüme mi gireceksin?” “Nereme girersen gir, oruç falan tutmayacağım.” demiş.

    Bir kötünün gözüne girsem de olmaz, Bir yiğide sırrım versem de olmaz. Bir kötü dilim var irahat durmaz, Kötü dil başıma bela getirir. Karacaoğlan 17. Yy.




Aktive Benutzer

Aktive Benutzer

Aktive Benutzer in diesem Thema: 1 (Registrierte Benutzer: 0, Gäste: 1)

Berechtigungen

  • Neue Themen erstellen: Nein
  • Themen beantworten: Nein
  • Anhänge hochladen: Nein
  • Beiträge bearbeiten: Nein
  •