Çiçekçi Kız

Eski zamanlarda şehirde yaşayan bir Çiçekçi Kız vardı. Annesi ve babası o küçük yaştayken ölmüşlerdi. Çiçekçi Kız babaannesi ile birlikte yoksul evinde yaşardı. Babaannesi hastaydı ve küçük kız ona bakmalıydı. Çiçekçi Kız iyilikseverliği ile tüm mahallede ün salmıştı. Tüm hastaların, evsizlerin ve yaşlıların yardımına koşardı. Yakın çevredekiler ona “iyilik meleği” adını vermişlerdi. Çiçekçi Kız sabahtan evden çıkar her yeri gezer, çiçek satardı. Gezerken çevresini incelerdi. Şehirde herkes birbirine uzak ve yabancıydı. Aynı evde oturan komşular bile birbirini tanımıyordu. Yaşlılar aç kalsalar bile kimsenin kimseden haberi yoktu. İnsanlar arasındaki mutsuzluk o kadar çoğalmıştı ki herkes somurtarak geziyordu. Kalabalık her yeri ele geçirmişti. Hepsi birbirini tanımadan “sokaklarda yürüyor, hiç kimse birbirine gülümsemiyordu. Buna rağmen Çiçekçi Kız her gördüğüne yardım ediyordu. Kendisi de aç ve yoksuldu ama başkalarını kendinden çok düşünüyordu. Bir gün yolda yürürken küçük bir kedi yavrusu gördü Çiçekçi Kız. Bir duvarın dibinde büzüşmüş, acıklı acıklı miyavlıyordu:

– Miyavvvv… Miyavv… Ben açım.

Minik Kedi’nin yanına yaklaşan Çiçekçi Kız aşağı eğildi ve sordu:

– Burada neden yalnızsın? Senin adın ne?

Minik Kedi somurtuyordu. Çok aç ya da çok hasta olmalıydı. Kafasını yukarı kaldırarak cevap verdi:

– Benim adım Minik Kedi. Ben açım, bana yardım et. Annemi kaybettim. Yol çok kalabalıktı.

– Gel buraya bakalım, diyerek Minik Kedi’yi kollarına aldı Çiçekçi Kız. Sokakta birlikte yürümeye başladılar.

– Deminden beri miyavlıyorum ama kimse dönüp bakmadı. Kimse bana acımadı, yemek vermedi, diye devam etti Minik Kedi. Sen neden bana yardım ettin?

– Zor durumda olanları yalnız bırakmam, dedi Çiçekçi Kız. Gel, sana sütle ekmek vereceğim. İyice beslenirsin. İstersen bizle kalırsın Minik Kedi, ne dersin? Benim bir de babaannem var. Onunla birlikte yaşıyorum ben.

– Sen çok iyisin, dedi Minik Kedi. Gözlerinden birkaç damla yaş süzüldü.

– Sen de iyisin, dedi Çiçekçi Kız. İşte bizim yoksul evimize geldik bile.

Derme çatma bir kulübe idi vardıkları. Hemen içeri girip ateşin başına oturdular. Babaannesi içeride yatakta yatıyordu. Onları görünce ayağa kalktı:

– İyi akşamlar canım. Bu kedicik de kim?

– 0 Minik Kedi, babaanneciğim. Sokakta aç kalmış. Ben de bize çağırdım onu.

– Ne iyi etmişsinl… Hoş geldin Minik Kedi. Hadi ocağın başına oturun bakalım. Üşümüşsünüz.

Minik Kedi ve Çiçekçi Kız ocağın başına oturdular. Birkaç dakika sonra iyice ısınmışlardı. Ocağın üstündeki sütten bir kaba koyan Çiçekçi Kız, kabı kediciğin önüne koydu:

– Hadi bakalım Minik Kedicik! Sütünden iç şimdi…

Sütün içine biraz kurumuş ekmeklerden koydu Çiçekçi Kız. Tek kazançları Çiçekçi Kız’ın sattığı çiçeklerdi. Evde olan tek şey bu kuru ekmekler, biraz süt ve suydu.

Minik Kedicik sıcak ocağın başında karnını hemen doyurdu. Artık aç ya da üşümüş değildi. Çiçekçi Kız onun daha iyi göründüğünü fark etti.

– Şimdi daha iyisin sanırım Minik Kedicik. İstersen uyu artık. Bu sepetin içinde uyuyabilirsin. Ocağın başı sıcak olur, diyerek Minik Kedi’yi sepetin içine koydu ve üstünü bir bezle örttü.

– Teşekkür ederim, dedi Minik Kedi. Mutlu mutlu mırıldanarak gözlerini kapadı.

Kedicik uyuyunca o ve babaannesi de uyudular. Gece olunca Minik Kedi sepetinden dışarı çıktı. Minik Kedi aslında insanların iyiliklerini ölçen bir periydi. Sokakta minik bir aç kedi kılığına girerek kim ona yardım edecek diye bekliyordu. Peri kedi kılığından çıktı ve yavaşça dışarı süzüldü. Sihirli değneğiyle demin içinde yattığı sepete dokundu. Şimdi ocağın yanındaki sepetin içinde çok leziz yiyecekler duruyordu. Yavaşça kapıdan dışarı çıkarak göğe  uçtu peri.

Sabah olduğunda Çiçekçi Kız, Minik Kedi’nin olduğu sepete yaklaştı. Örtüyü kaldırdığında içinde Minik Kedi yerine yiyecekleri görünce çok şaşırdı. O kadar şaşırdı ki neredeyse yere düşecekti. Hemen babaannesini çağırdı. O da durumu görünce çok şaşırdı. O gün Çiçekçi Kız ve babaannesi leziz yemeklerden yediler ama Minik Kedi’yi de çok merak ettiler.

Çiçekçi Kız Minik Kedi’yi o kadar merak etti ki tüm gün hiç çiçek satamadı. Görenler onun neden üzgün olduğunu sorup durdular. Çünkü o hep gülümserdi.

Gece olunca pericik Çiçekçi Kız’ın üzülmemesi için rüyasına girip her şeyi anlattı.

– Benden bir dilek dile Çiçekçi Kız. O kedicik bendim. Sen çok iyi kalplisin. Dileğin ne ise gerçekleşecek, dedi.

Düşünen Çiçekçi Kız:

– Dünyanın sevgiyle dolmasını istiyorum. Herkes çok mutsuz. Kimse birbirini tanımıyor. Birbirine yardım bile etmiyor, dedi.

Peri kızı:

– Tamam Çiçekçi Kız. Dileğin kabul olacak, diyerek gülümsedi ve gözden kayboldu.

Ertesi sabah ilginç bir şey oldu. Çiçekçi Kızın çiçek sattığı herkes gülümsüyordu. Çiçekleri eline alan herkes mutlu oluyor, çevresindekilere gülümsüyordu. Yolda koşarak değil etrafı seyrederek, mutlu yürüyorlardı. Çok geçmeden Çiçekçi Kız bunun neden olduğunu anladı. Dileği gerçekleşiyor, her yer sevgiyle doluyordu. Bundan sonra Çiçekçi Kızın sattığı hiç bir çiçek solmadı ve sevgi dağıtmaya devam ettiler. Çok geçmeden tüm şehir mutlu olmuştu. Çiçekler solmuyor ve sürekli çoğalıyorlardı. Sonunda komşu şehirler de Çiçekçi Kızın çiçeklerinden almışlardı.

Sevgi her geçen gün yayılıyordu.

Çiçekçi Kız ve babaannesi ömürlerinin sonuna kadar mutlu insanların içinde sevgi dolu yaşadılar.

Eda Keskin

Yorum Yap

İlginizi Çekebilir

Ziyaretçi istatistikleri.

Rekor: 975 (21.12.2024)

AdBlock veya uBlock Algılandı

Lütfen reklam engelleyiciyi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün.

AdBlock veya uBlock'u Devre Dışı Bıraktım