İşittim ki, Nüşirevân, ölüm döşeğinde iken, oğlu Hürmüz’e şu öğütleri vermiştir: “Fakirlerin gönüllerini gözet. Yalnız kendi rahatını düşünme. Eğer sen yalnız rahatını düşünecek olursan, senin ilinde kimse rahat edemez. Çoban uyumuş, kurt sürüye dalmış! Bunu akıllı insan kabul etmez. Fakirleri koru ki, şahlar halkı sayesinde taç taşımaktadır. Padişah bir ağaca be
Tedbirli Davranan PadişahUmman Denizinden gemi ile bir adam çıkageldi. Bu adam denizlerde gezmiş, sahralarda dolaşmış; Arabı, Türkü, İranlıyı, Rum halkını görmüş; her milletin bilgilerini temiz ruhunda toplamıştı. Sözün kısası dünyayı karış karış gezerek bilgiler kazanmış, seferler yapmış, görüşmeyi ve konuşmayı öğrenmişti. Vücudu iri yapılı; fakat çok fakirdi.
Saltanatının sınırları geniş diyarlara uzanan bir hükümdardı. Kibrinin ve gururun ise sınırı yoktu. Elinden gelse bütün dünyayı eline geçirmek ve mülküne dahil etmek istiyordu. Sürekli “daha, daha” diyordu. Hiç kimse ondan bir gün olsun “yeterli” veya “Buna da şukur” sözünü duymamıştı. Yeme-içmede, eğlenmede, hakarette, haksız
Çok cömert ve salih bir zat vardı. Elinde avucundakileri muhtaçlara dağıttığı gibi, yardım isteyen fakirler olursa, onlara belli etmeden, başkalarından kendi adına borç alır fakirlere hediye ederdi.Bu zat günün birinde hasta olup yatağa düştü. Hastalığı günden güne çoğaldı. Bunu öğrenen alacaklıları, onun ölüm döşeğinde olduğunu düşünüp başına dikildiler.Salih z
“Fakirler”29 Kasım, SalıEğitici Çocuk Hikayeleri: Bu sabah okuldan gelirken önümde yürüyordun. Dizlerinin üzerinde zayıf ve sararmış bir çocuk bulunan fakir bir kadın, yanından geçerken senden sadaka istedi. Onu gördün ve cebinde para bulunduğu halde bir şey vermedin.Dinle yavrum! Elini uzatan yoksulun önünden ve hele çocuğuna beş-on kuruş istemek i