Mirasyedi AdamMirasa konmuş bir adam vardı. Ama elinde ne var sa yedi, bitirdi. Sonra ağlayıp sızlanmaya başladı. Elindeki gidince dönüp Allah’a yalvarmaya başladı. Hani Yüce Peygamber buyurur ya, “İnanan uda benzer, içi boş olunca feryada gelir.” Nice inanmış böyle yalvarıp yakarırken Allah der ki “onların dilediklerini hemen vermeyişim, geciktirmem, hor g
Yaşlıca bir adam soluk soluğa Süleyman Peygamberin huzuruna çıktı. Korkudan sapsarı kesilmiş, beti benzi atmıştı. “Ne oldu böyle?” diye sordu Süleyman Peygamber. Adamcağız, “Bu gün Azrail’i gördüm. Bana öyle öfkeli gözlerle baktı ki, korktum. Emret rüzgara, beni Hindistan’a kadar götürsün de canımı kurtarayım,” diye yalvardı.
O kadar çok bolluk içinde yaşıyoruz ki, bu haldeyken bile pek çoğumuz şükretmiyor diyebiliriz. Oysa ki atalarımız büyük zorluklar ve yokluklar içinde yaşamlarını sürdürmüşler, şükürlerini eksik etmemişler. Bizler hiç ölmeyecekmişiz gibi dünya ya bağlanmışız. Öyle ki günümüzde iyilik yapanların sayısı en aza inmiş durumda, bazılarımız ise iyilik yapmak şöyle dursu
Şam Hükümdarlarından Melik Salih, kıyafet değiştirerek, her seher vakti kölesi ile şehre çıkar, çevreyi dolaşırdı. Arap geleneklerine uygun olarak, yüzünün yarısını örterek çarşı ve mahalleleri gezer, muhtaç kimseleri tespite çalışır, onlara hazinesinden yardımda bulunurdu. Merhamet sahibi, fakir dostu bir adamdı.Yine kölesiyle dolaşmaya çıktıkları bir gece, iki
Vaktiyle Nil Nehri, bir yıl Mısır’a hiç su taşımadı ve sonunda dayanılmaz bir kıtlık baş gösterdi.Öyle oldu ki, susuzluktan kıvranan insanlar dağlara çıktı. Nil sanki kurumuştu. İnsanlar feryat edip inleyerek yağmur dilediler, ama hiç fayda etmedi. Bunun üzerine içlerinden biri, tasavvuf büyüklerinden Zünnun’un dergâhına koştu:“Ey yüce sultan! Halk sıkıntı