Bir varmış, bir yokmuş… Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde bir kadıncağızın bir oğlu varmış. Herkes bu çocuğu keloğlan diye çağırırmış. Bu ana oğul çok fakirlermiş. Yalnız birçok tavukları olduğundan bunların yumurtasını satarak geçinip giderlermiş.Bir gün tavuklar yumurtlamamış, kadın da oğluna tavuklardan birini satarak ekmek almasını söylemiş. Keloğ
Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde bundan uzuuun uzuun yıllar önce zamanın birinde, şu koca dünyada bir anacığından başka kimsesi olmayan bir Keloğlan varmış.Keloğlan komşuların sürülerine bakıp, günlerini dağlarda, bayırlarda sürü peşinde dolaşıp çobanlık yaparak hayatını sürdürürmüş.Zamanla büyüyüp serpilen, artık koca bir delikan
Çok ilgi çekici olmalarına karşın meşru edebiyat tarafından fazla korkunç bulunan bazı konular vardır. Yalnızca romantik şeyler yazanlar, saldırıya uğramak ya da tiksinti uyandırmak istemiyorlarsa bu konulardan kaçınmalılar. Bunlar ancak gerçeğin katılığı ve görkemiyle kutsandığı ve desteklendiğinde uygun biçimde ele alınmış olur. Beresima Saldırısı’nı, Lizbon de
Kafdağı’nın da ötelerinde bir ülkede öksüz bir çocuk yaşarmış. Üveyannesi bu oğlanı hiç sevmez. yemek bile vermeden koyunlara çobanlık etsin diye kırlara gönderirmiş. Öğle vakti geldiğinde öksüz oğlan çıkınındaki kuru ekmeği çıkarır, pınarın suyunda ıslatarak yumuşatır, karnını doyururmuş.Bir gün yine ekmeğini suya batıra batıra yerken bir dilenci gelmiş. Ö
Derelerden gelir sel gibi, tepelerden gelir yel gibi; konup göçerek, lale sümbül biçerek, vara vara vardım bir kahveye; kırk kişi ile ahbap oldum. İç merdiven, dış merdiven, ağaç merdivenden çıktım yukarı.Bir varmış bir yokmuş, evvel zamanda yaşayan yedi tane ahmak¹ adam varmış. Bir gün bu yedi ahmak, pazara gezmeye çıkmışlar. Gezip dolaşırlarken karınları acıkmı