TEĞANNININ HARAM OLDUĞUNU SÖYLEYENLERIN DELİLLERI

Okuma süres 11 dk, 41 sn
Bunlar şu ayetleri ve hadisleri delil olarak getirmektedirler:

a) Ayetler:

1- "İnsanlardan kimi vardır ki, bilgisizce (insanları) Allah'ın yolundan saptırmak ve onunla alay etmek için eğlence sözleri satın alırlar. İşte onlara küçük düşürücü bir azab vardır" (Lokmân, 31/6).

Ebû's-Sahbâ, İbn Mes'ûd'a bu ayetteki "eğlence sözler" den neyin kastedildiğini sorunca, "Şarkıdır" cevabını verdi. Hasenü'l-Basrî de bunu "Şarkı ve çalgılardır" diye tefsir etti (İbn Kesir, Tefsir, V, 377). İbn Mes'ud, Câbir b. Abdullah böyle tefsir etmişlerdir. Ebü'l-Ferec İbnü'l-Cevzî bu tefsîri Hasen'den, İbn Cübeyr'den, Katâde'den ve Nehaî'den nakleder, (Kurtubî, el-Câmi, XIV, 251).

2-"Onlardan gücünün yettiğini sesinle yerinden oynat; atlıların ve yayalarınla onların üzerine yaygarayı bas; mallarda ve evlâtlarda onlara ortak ol. Onlara (çeşitli) vaadler yap, gerçi şeytan onlara aldatmadan başka bir şey vadetmez" (el-İsra, 17/64).

Ayetteki "ses"ten kasıt İbn Abbas ve Mücahid'e göre şarkı, çalgı ve oyundur. Dakhâk'a göre, çalgı sesidir. Bazı müfessirler bu manâyı almışlardır (Kurtubî, el-Câmî, 1, 288).

3- "Şimdi siz bu söze (Kur'an 'a) mı hayret ediyorsunuz ve gülüyorsunuz da ağlamıyor musunuz Ve baş kaldırıyorsunuz?” (Necm, 52/59-61).

İkrime'nin İbn Abbas'tan nakline göre "Semed" Hemyer lehçesinde şarkı manâsındadır. "Semmede lenâ" demek "Bize şarkı söyledi" manâsına gelir. Kureyş kâfirleri, Kur'an-ı Kerim'in okunduğunu duyunca, işitilmesin diye şarkı söyler ve oynarlardı (Kurtub, el-Câmî, XVII, 123).

b. Hadis-i Şerifler:

1- Abdurrahman b. Gunmü'l-Eş'arî'den: "Bana Ebû Malik el-Eş'arî haber verdi; vallahi bana yalan söylemedi. Resulullah (s.a.s)'in şöyle söylediğini işitmiş: "Ümmetimden bir takım kimseler türeyecek; zinayı, ipekli giyinmeyi, şarabı ve çalgıyı (şarkıyı) helâl sayacaklar."

Kurtubî'nin Cevherî'den naklinde, "Sabahleyin onlara çengiler akşamleyin şarkı ve çalgılar uğrayacak" şeklindedir (İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, XII, 154-155).

2- Ebû Malik el-Eş'arî'den: Resulullah (s.a.s)'in şöyle buyurduğunu işitmiştir:

"Ümmetimden bir takım kimseler şarabı içecek ve onu kendi isminden başka bir isimle anacaklar. Başları ucunda çalgılar çalınacak, çengiler oynayacak. Allah onları yere batıracak ve onlardan bazılarını maymun ve domuza çevirecek.”

Bu hadisi İbn Mâce ve İbn Hibban da Sahih'inde rivâyet etmiştir. (Münzirî, et-Tergîb ve't-Terhîb, III, 263).

3- Ali b. Ebi Talib (r.a)'den: Resulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur: "Ümmetim on hasreti işlediği zaman onların başına belâ çöker". "Onlar nedir, ey Allah'ın Resulu?" diye soruldu: "Ganimet bazılarının çıkarına kullanıldığı, emanete riayet edilmediği, zekât yük sayıldığı, ilim tahsili dinden başka bir gaye için yapıldığı, kişi karısına itaat edip annesine asî olduğu, dostunu kendisine yaklaştırıp babasını uzaklaştırdığı, mescitlerde gürültüler baş gösterdiği, fasık adamın kabilenin başına geçtiği, en rezillerinin kabilesine lider olduğu, şarkıcı kadınlar ve çalgı aletleri türediği, şaraplar içildiği ve bu ümmetin sonra gelenleri önce önce gelenlerini lânetlediği vakit; işte o zaman kızıl rüzgârı, depremi, yere batırılmayı, insanların şeklinin değiştirilmesini, taş yağmasını ve ipi kesilen eskimiş bir kolyenin tanelerinin birbiri ardınca gitmesi gibi birbirini takibeden alâmetleri beklesinler" buyurdu (Tirmizî, Fiten, 31).

Tirmizî, "Bu garib bir hadistir. Ali b. Ebi Talib'den bu vecihten başka şekilde rivâyet edilmemiştir." Dârekutnî, "Batıl Hadistir"; Zehebî de "Münkerdir" demişlerdir.

4- Câbir b. Abdullah (r.a)'den: "Resulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur: "İlk bağırıp çağırarak ağıt yapan ve ilk şarkı söyleyen iblistir."

Hafız Irakî, "Bunun Câbir hadisi olarak aslını bulamadım" demiştir. Firdevs yazarı Ali b. Ebi Talib'in hadisi olarak zikretmiş, oğlu ise Müsned'inde onu rivâyet etmiştir (Gazal, İhyau Ulûmi'd-Din, II, 251).

5- Ebû Ümâme'den: "Resulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur: "Kişi şarkı söyleyerek sesini yükseltince Allah onun omuzundan iki şeytan gönderir. Topuklarıyla onun göğsüne vururlar. Buna susuncaya kadar devam ederler."

Hafız Irakî bunun zayıf bir hadis olduğunu söylemiştir (Gazalî, İhyau Ulûmi'd-Din, II, 251).

6- Ebû Ümâme'den: "Resulullah (s.a.s) şarkıcı kadınların satışını, onlar hakkındaki ticareti ve onlara şarkı öğretilmesini yasakladı" ve: "Onların parası haramdır" buyurdu. Bu ve buna benzer hususlar hakkında, "İnsanlardan kimi var ki bilgisizce (insanları) Allah'ın yolundan saptırmak ve onunla alay etmek için eğlence sözleri satın alırlar" (Lokman, 31/6) ayet-i kerimesi nazil oldu.

Bunu Ahmed b. Hanbel, Tirmizî ve İbn Mâce rivâyet etmişler, sadece Tirmizî garib hadîs olduğunu söylemiştir (Askalanî, Fethu'l-Bârı, XIII, 335).

7- Ukbe b. Âmir (r.a)'den: "Resulullah (s.a.s) "Kişinin oynadığı her şey batıldır. Ancak atını terbiye etmesi, yayı ile ok atması ve karısıyla oynaşması müstesnâ" buyurmuştur.

Bu hadisi sünen sahibleri rivâyet etmişlerdir. Bu hadisin muzdarib olduğunu söyleyenler olmuştur.

8- İmam Ahmed b. Hanbel, Resulullah (s.a.s)'in şöyle buyurduğunu rivâyet eder: "Allah beni alemlere rahmet ve hidayet vesilesi olarak gönderdi ve bana çalgıları şarkıları, şarapları ve cahiliyyetle tapılan putları yok etmemi emretti."

İbn Hazım bu hadisin zayıf olduğunu söylemiştir (Şevkânî, Neylü'l-Evtâr, VII, 262).

Hz. Ali'den rivâyet edilen bir hadiste ise Resulullah (s.a.s)'in "çalgıları kırmak için görevlendirildim" buyurduğu bildirilir ki bu hadisin ravileri arasında Müşa b. Umeyr olduğu için metrûk sayılmıştır.

9- Abdullah b. Mes'ûd (r.a)'den: "Suyun nebatları (yeşerttiği) gibi, şarkı da kalbte münâfıklığı yeşertir."

Bu hadisin merfû olduğu söylenmişse de Beyhakî hem merfû hem de mevkûf olarak rivâyet etmiştir. Ayrıca hadisi Ebû Davûd da rivâyet etmiştir.

Hafız Irakî bu hadisin merfu kabul edilmesinin doğru olmadığını söyler. (Gazalî, İhyau Ulûmi'd-Dîn, II, 252).

10- Ebû Davûd'un Sünen'inde Nâfi'den rivâyet ettiğine göre Abdullah b. Ömer bir çalgı sesi işitti. Parmaklarını kulaklarına tıkadı ve yoldan uzaklaştı. Bana da, "Ey Nâfi, bir ses işitiyor musun?" dedi. Ben; "Hayır" deyince parmaklarını kulaklarından çekerek, "Resulullah (s.a.s) ile beraberdim. Bu ses gibi bir ses işitti ve benim yaptığım gibi yaptı" dedi.

Ebû Davûd bunun münker bir hadis olduğunu söylemiştir (Ebû Davûd, Edeb, 52).

11- Deylemî Hz. Enes (r.a)'den merfû olarak şu hadisi rivâyet eder: "Suyun otu yeşerttiği gibi, şarkı ve oyun da kalpte nifakı yeşertir. "

"Şarkı zinânın efsûnudur." sözünün hadis değil (Aliyyü'l-Karî Mevzuat isimli eserinde) bunun Fudayl'ın sözü olduğunu söyler.

İmam Nevevî, "Allah şarkıcıya da, kendi için şarkı söyleyene de lânet etsin” sözü hakkında "sahih değildir" demiştir. İmam Sahavî, Zerkeşî ve Suyûtî de İmam Nevevî'yi takibetmişlerdir (Aclûnî, Keşfü'l-Hafâ, II, 106).

12- Abdullah b. Ömer (r. anhüma)'dan: Resulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur: "Muhakkak Allah şarabı, kumarı, darbukayı, tanbur ve udu haram kılmıştır. Her sarhoşluk veren şey de haramdır."

Şevkânî'nin nakline göre, hadisin senedindeki Veld b. Abde mechûldür. (Şevkânî, Neylü'l-Evtâr, VII, 260).

Teğanninin haramlığı hakkında mezheblerin de ulemanın görüşü

1- Hanefilere göre haram olan teğanni fuhşiyat ve günahı ihtiva edendir. Nitekim İbn Abidin Haşiye'sinde şöyle der: "Haram olan teğannî helâl olmayan lâfızlarla söylenendir. Erkeklerin tasviri, kadınların tasviri, şaraba teşvik edip onu vasfetmek, meyhaneler, Müslümanı hicvetmek... bunlar haram teğanni gurubuna girer" (İbn Abidin, Hâşiye, V, 305).

Cumhuru ulema, bu nitelikleri taşıyan teğanninin haram olduğu kanaatine varmışlardır. Harama götürmediği ve şer'i bir vacibi iptal etmediği takdirde eğlence ve oyunun haram olmadığına da karar vermişlerdir (Cezîr; el-Fıkhu ale'l-Mezâhibi'l-Erbea, II, 43-44).

2- Hanbeli alimlerinden bir kısmı, İbnü'l-Hanefiyye'nin Hac suresinin 3. ayeti hakkındaki rivâyeti ile, İbn Abbas'la İbn Mes'ûd'un Lokman suresi 6. ayetinde geçen "Lehvü'l-Hadisi" teğannî olarak tefsir etmelerini delil alarak haram olduğu kanaatine varmışlardır (İbn Kudâme, el-Muğnî, XII 142).

İbn Kayyim el-Cevziyye konuyu enine boyuna tartışarak teğannînin mutlak olarak haram olduğunu isbata çalışır (İbn Kayyim, İğasetü'l-Lehfân, I, 238).

İbn Kayyim teğannînin haram olduğuna dair iddiasını şu üç kaide üzerine bina eder:

Birinci Kaide: Zevk, hal ve vecd şeriatın hükmüne mahkûmdur. Bunları hakim yapan, sapar ve fesada uğrar. Dine ait olarak Allah'ın muradına muhalif olan her şey kulun haz ve şehvetidir. Bu ister mal, ister riyaset, ister şekil, ister hal, ister zevk ve vecd olsun aynıdır (İbn Kayyim, Medâricü's-Sâlikîn, I, 238).

İkinci Kaide: Fiillerden bir fiilin, hallerden bir halin veya zevklerden bir zevkin hükmüne sahih mi, yoksa fasid mi, hak mı, yoksa batıl mı diye ihtilâf olursa, Allah katında ve O'nun mümin kulları katında makbûl olan delile dönmek vacip olur. Kim ilmini, sülûkünü ve amelini bu temel üzerine bina etmezse, dinden hiçbir şey üzerinde değildir (İbn Kayyim, Medâricü's-Sâlikın, I, 496).

Üçüncü Kaide: Bir şeyin hükmünün mubah mı, haram mı olduğu sâlik tarafından bilinemezse, onun fesada uğrattığı şeye, onun semeresine ve gayesine baksın. Eğer o şey apaçık bir fesadı içeriyorsa, Şeriat sahibinin onu emretmesi veya mübah kılması muhaldır. Hem de onun haram olduğu onun Şeriat vasıtasıyla biliniyorsa. Teğannî ise, İbn Mes'ûd (r.a)'in dediği gibi, "Zinanın efsûnudur" (İbn Kayyim, Medâric, I, 498).

İmam Kurtubi tefsirinde, teğanninin mekruhluğu, ondan men ve onu dinlemek konularıyla ilgili bazı hadisleri zikrettikten sonra şöyle der: "Bu ve diğer hadisler sebebiyle ulema teğanninin haram olduğunu söylemişlerdir. Bu onun yayanların adet edindiği teğannidir. bu teğanniler nefisleri tahrik eder, arzuları tatmine teşvik eder. Sükûnet halindekini harekete getiren, gizliyi açığa çıkaran lâübaliliğe götürür. Bu çeşit şiirde olursa, kadının anılması ve güzelliğinin vasfedilmesinde şarabın anılmasında ve haramlığında ihtilâf olmayan muharrematın zikrinde ateşi tutuşturur. Çünkü bu ittifakla kötülenmiş olan teğanni ve eğlencedir." (Kurtubî, el-Câmî, XVI, 54).

İzzü'd-Dîn b. Abdü's-Selâm da şöyle der: "Haram şarkıları dinlemek, alemlerin Rabbine karşı cüretkâr cahillerin yanlışlarındandır. Onların zanettiği gibi bu Allah'a yakınlık vesilesi olsaydı, peygamberler onu yapmayı ve ümmetine öğretmeyi ihmal etmezlerdi. Bu ne peygamberlerin birinden, ne de evliyanın büyüklerinden nakledilmemiştir. Gökten indirilen kitablardan hiçbirisi de buna işaret etmemiştir. Cenabı Hak şöyle buyurmuştur: "Bu gün size dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve size din olarak İslâm'dan hoşnut oldum” (el-Mâide, 5/3).

Çalgı aletleriyle oynanan oyunları dinlemek dinden olsaydı, Resulullah (s.a.s) bunu açıklardı. Halbuki o şöyle buyurmuştur: Nefsim kudretinin elinde olan Allah'a yemin olsun ki, sizi Cehenneme yaklaştıran ve Cennetten uzaklaştıran hiçbir şey bırakmadım ki size onu yasaklamamış olayım" (İzzü'd-Dîn b. Abdü's-Selâm, Kavaidü'l-Ahkâm fi Mesalihil'l-Enâm, I, 216).

Abdurrahman İbnü'l-Cevzî de buna yakın bir ifadeyle şöyle der: "Teğannî insan tabiatını tahrik eden, şehevî duyguları ayaklandıran ve onu normal durumundan çıkaran şarap ve benzeri şeyleri güzel gösterecek bir ifadeyle sahip olursa bu haram olan teğannidir. Bilhassa şer'en yasaklanan çalgı aletleriyle birlikte olursa..." (İbnü'l-Cevzî, Telbîsü İblîs, 253).

Bütün bunlardan çıkarılacak netice şudur:

1- Teğanni'nin konusu İslâm akide, edeb ve öğretisine aykırı olmamalıdır.

2- Harama ve vakit israfına sebep olmamalıdır.

3- Başka bir haramla birlikte olmamalıdır. Meselâ, şarap meclislerinde, kadın ve erkek karışık meclişlerde okunmamalıdır (Kardavî, el-Halâl ve'l-Harâm, 84)

Teğanni'nin kadın tarafından yapılması ittifakla haramdır. Çünkü kadının sesi avrettir. Yabancı erkeklerin de onu dinlemesi haramdır. Zevcinin dinlemesi caizdir.

Kadının şarkı söyleyen başka bir kadını dinlemesinde bir sakınca yoktur, ancak İslâm'ın çizdiği sınırları çiğnememek şartıyla. Nitekim Hz. Âişe evinde şarkı söyleyen iki cariyeyi dinlemiştir.

Teğanniyi kazanç vesilesi yapmak İslâm'a aykırıdır. Zira ne mütekaddiminden, ne de müteahhirinden teğanniyi sanat edinip, ondan kazanç sağlayan bilinmemektedir. Meşrû kazanca teşvik eden hadis-i şeriflerin ışığında fukaha şarkıcının kazancını haram kabul etmişlerdir.

İmam Kurtubî şöyle der: "Haram olduğuna icma edilen kazançlar şunlardır: Faiz, zina ücreti, rüşvet, ağıt yakmak, şarkı söylemek, hainlik yapmak, gayptan ve göklerden haber vermek üzere alınan ücret, çalgı çalmak, oynamak ve bütün bâtıl yollarla alınan ücret" (Kurtubî, el-Cami li Ahkâmi'l-Kur'ân, II, 3).

Yorum Yap