Okuma süres 8 dk, 13 sn
1. Alkolün haricen kullanılması halinde durum ne olur? Gargarada, enjektabi olarak ve dezenfektede kullanılabilir mi?
2. Içinde alkol olduğu terkibinde belirtilen ve belirtilmeyen ilaçlara karşı tavrımız ne olmalıdır? Günümüzde kullanılan şurupların çoğunda çözücü olarak alkol bulunmaktadır.
3. Imalınde alkol kullanılan fakat sonra uçan ilaçların hükmü nedir (kapsül, tablet, draje).
4. Kullandığımız jelatin kapsüllerde domuz derisinden yararlanılıp yararlanılmadığı kesin değil. Bu durumda ne yapmalıyız?
5. Hazım kolaylaştırıcı ilaçlarda, enzim preperatlarında domuz, koyun ve sığırdan (pankreas ve midelerinden) faydalanılıyor. Kullanacağımız ilacın domuz kaynaklı olduğunu bilemememiz halinde durum ne olur? Bunların sentetikleri de mevcuttur. Mevcut olmadığı zaman durum değişir mi?
6. Içinde M.S.S.ni inhibe edici madde olan (codein, autihistaminik) şurup ve tabletlerin kullanımı caiz midir? Alışkanlık yapanlarının durumu nedir? Uyuşturucu, normal hareketi engelleyici codein, öksürük şuruplarında teskin edici özellik gösterir.
7. Bütün bu tür ilaçların alım-satımı caiz midir?
Latince terimleri kullanmada yanlışlık yapmadı isem sorularınızı böylece özetledim. Aslında sırf bu sorulara bakmak bile müslümanların günümüzde hal-i pür-melâlini anlamaya yeter. Tıbba ve eczacılığa ait yazdıkları kitaplar Batıda asırlarca ders kitabı olarak okutulan müslümanlar bu hallere düşmemeli ve sağlıklarını dahi onların formüllerine teslim etmemeli idiler. Olan olmuş noktasından hareket etme durumunda isek, mutlak olarak "ümit kesmemekle" emrolunan mü'minler bu mesafeyi kapatmanın ve hiç olmazsa geleceklerini bu zilletten kurtarmanın çabasında ve formül arayışında olmalı, ilacına da (adına) kendi damgasını vurmanın yolunu bulmalıdırlar. Yıkılan Islâm binasının yeniden inşasında tabiplere ve eczacılara düşen görev de bu olmalıdır. Yoksa türbanından ya da sakalından bil-istifade, o kesimi müşteri edinip, paracıklarından yararlanma imkânı aramak değil.
Sorularınızın cevabına geçmeden şunu da ilave edeyim. Sözünü ettiğiniz ilaçlar, hangi hastalıklar için kullanılıyorsa o hastalık için yegane ilaç olduklarından değil, bize göre haram olan maddeleri kullanmada bir sakınca görmeyen kişi ve zihniyetlerce öne sürülüp, alternatifsiz sanıldıklarındandır.
Imdi Rasûlüllah Efendimiz; "tedavi olun, zira Allah hiç bir hastalık yaratmamıştır ki, çaresini de yaratmış olmasın" diye buyururlarken: "Şüphesiz Allah şifanızı size haram kıldığı şeylerde yaratmamıştır"(Ebu Davud, Tib 11; Muvatta, Ayn 12) diye de buyurmuşlardır. Târik b. Süveyd adlı sahabî ona şarabı (hamr) sordu da o da yasakladı. Târik, "ama ilaç olarak kullanıyoruz" deyince de, "o deva değil derttir"(Müslim, esribe 12; Ebu Davud, tib 11; Tirniizî, tib 8) buyurdular. Buhari'nin naklettiğine göre Ibn Mes'ûd, "Allah ilacınızı size haram kıldığı şeylerde yaratmamıştır"(Buharî, Esribe 15) demiş ve Rasûlüllah (sav)'in "kim şarapta (hamr) tedavi ararsa Allah ona şifa vermesin!" buyurduğunu zikretmiştir.
Bu hadis-i şerifler ışığında cumhûr (fıkıhçıların çoğunluğu) pis ve haram şeylerle bu arada içki (hamr) ile (olağan durumlarda) tedavi olunamayacağı görüşüne varmışlardır. Olağan durumlar alkol ya da başka pis maddeler ihtiva eden ilaçların yerine başkası bulunabildiği, ya da bulunamasa dahi hasta için hayatî bir durumun söz konusu olmadığı zamanlardır. Ama alkol ihtiva eden ilaçların yerini tutacak başka ilacın olmadığı, hastanın da böyle bir ilacı almadığı zaman hayatî tehlike geçirecegi mütehassis (nâzik) bir müslüman doktor tarafından söyleniyorsa böyle ilaçların zaruret miktarı alınacağını hemen hemen bütün fıkıhçılar kabul ederler.
Alkollü içkiler konusunda Hanefi Mezhebinin görüşleri çok farklı ve detaylıdır: Seki (sarhoş edici alkol) ihtiva eden içkiler dörde ayrılır:
1. Hamr: Yaş üzüm suyunun çiğ olarak bekletilip keskinleşmesi ve mayalanması (fermantasyon) ile köpük atması şeklinde elde edilir. Bu maddesiyle (li-aynihi) kaba pisliktir. Sirkeleştirilmeksizin, ne gaye ile olursa olsun yararlanılması haramdır, satışı caiz değildir. Dezenfekte ve saç bakımı gibi şeylerde kullanılamaz. Kaynatılması ile istihale (kimyasal reaksiyon ile bir başka maddeye dönüşme) oluşmuyorsa kaynatılarak da kullanılamaz. Mezhepte mutemet görüşe göre tedavi gayesiyle de yararlanılamaz. Bunun Türkçedeki karşılığı üzüm şarabıdır. Bu hükümlerde azı da, çoğu da eşittir.
2. Tilâ: Yaş üzüm suyundan üçte ikisi ya da daha azı buharlaşıncaya kadar kaynatılıp, sonra da sarhoş edici hale gelen içkidir. Üçte ikisinden azı gidecek kadar kaynamışsa
"bâzik", yarısı gidecek kadar kaynamışsa "munassaf" adını alır. Bu ikisi ittifakla haramdır. Üçte ikisi gidecek kadar kaynarsa "müselles" adını alırki, esas "tilâ"da budur. Imam Muhammed'e göre haramdır diğerlerine göre helâldir. Fetva Imam Muhammed'in görüşüne göredir. Dolayısı ile "Tilâ"da "hamr" gibi pistir.
3. Şeker: Yaş hurma suyundan çiğ olarak yapılan ve keskinleşip (mayalanıp) köpük atan içkidir.
4. Nakî: Kuru üzümden çiğ olarak elde edilen ve kabarıp köpük atan sudur. Bu son ikisi haram olmakla beraber, pis oluşları Serahsî'ye göre hafiftir. Ayrıca "hamr" dışında kalan üçü kabarıp keskinleşmedikçe ittifakla helâl ve temizdirler.(Bu konuda daha geniş detay için bk. Ibn Abidîn, VI/448 vd)Hanefi mezhebine (Imam Azam ve Ebu Yusuf'a) göre bu dört çeşit mayın dışında kalan meşrubat helâl ve temizdir, alım-satımı caizdir. Buna göre bu yöntemlerin dışında bir madde ve yolla elde edilen ispirto, kolonya, dezenfekte de ve çözücü olarak şurup ve esanslarda kullanılan alkol türleri temizdir, alınıp satılabilir. Ancak hangi maddeden olursa olsun, sarhoş edecek miktarı ittifakla haramdır ve cumhura (fıkıhçı çoğunluğuna) ve Hanefî mezhebinde fetva verilen Imam Muhammed'in görüşüne göre her çoğu sarhoş edenin azı da haramdır, pistir, alım-satımı caiz değildir. Bazı fıkıhçılara göre de içki (sarhoş ediciler) haram olmakla beraber pis değildirler, dezenfektede ve haricen kullanılabilirler. Dolayısı ile Hanefî Mezhebi bu konuda "orta yol" olmakla özellikle günümüz için uygulanabilecek bir kurtarıcıdır. Ama cumhurun ve bu meyanda Imam Muhammed'in görüşünü gözardı edemeyeceğimize göre Hanefi mezhebi dediğimiz Imam Azam ve Ebu Yusuf görüşünü ihtiyatla karşılamalı, sadece ve geçici olarak tedavide ve dezenfektede kullanmalıdır. Bu söylenenler sıvı meşrubat için geçerlidir. Banotu (benc) ve afyon gibi katı olanlar ise müstahzar ilaç olarak mübah sayıldığından tedavi gayesiyle ve sarhoş etmeyecek miktarda alınabilirler. Temiz olduklarından satılmaları da caizdir (bk. Ibn Abidin, VI/455) (Allah'u a'lem).Haramlığında ve pis oluşunda ittifak edilen hamr (şarap)ın tedavi maksadıyla kullanılmasına gelince, bir grup Belhli Imamdan nakledildiğine göre, bakılır. Eğer fayda sağlayacağı kesin ise alması helâl olur.(Fetâvây-i Hindiyye V/254-55; Kaşani de aynı şeyi söyler bk.I/61) Çünkü insanın zaruret halinde haram olan şeyleri, zaruret miktarınca yemesi, boğulmakta olanın, helâl sıvı bulamazsa boğazını açacak kadar içki (hamr) içmesi caizdir.Imam Muhammed'e göre insan ve domuz dışındaki canlıların kemiklerinden herhalükarda ilaç olarak yararlanılabilir. Bazılarına göre de eti yenmeyen hayvanlar ancak şer'î usûlde boğazlanmaları, kemikleri de kuru olması halinde onlardan ilaç yapılabilir.(agy.)Pis ve haram olduğunda ittifak edilen "hamr" (şarap) zaruret olmadıkça tedavide kullanılamayacağı gibi, saç parlatmada, gargarada ve şırınga olarak (enjektabl) da kullanılamaz.(Ibn Abidin VI6449)Domuzdan vb. haram şeylerden maddeler ihtiva eden ilaçların terkibini iyi bilmek gerekir. Eğer başkalaşım (istihale=kimyasal tepkime) varsa pisliği gitmiş olacağından kullanılması haram olmaz. Istihale yoksa zaruret bulunmadıkça ya da bazılarına göre kesin çare olduğu, alternatifi de bulunmadığı adil mütehassısı tarafından söylenmedikçe kullanılması haram olur. Fıkıh kitaplarımızda; hınzırın tuzlada kalıp tuzlaşması, gübrenin toprağa karışıp topraklaşması, tezeğin yanıp kül olması, şarabın sirkeleşmesi, mis ahusunun kanının misk olması, pis olan zeytinyağının sabun yapılması gibi olgular istihaleye örnek olarak gösterilir.(bk. Tahtavî: Ayrıca bk. Mahluf N6121,140; Kâdihan, NI/403; Ibn Kudâme, el Mugni, NI/605; Nemenkânî, el-Fethurrahmânî, I/63; el-Hattâb, el-Mehel, N6206; Zuhaylî, el-Fikhu'1-Isâmî) Ancak Ebu Yusuf istihaleyi bir temizlenme sebebi olarak görmez. Ama fetva onun görüşüne göre değildir. Bu söylediklerimizle bütün sorularınızi bir ölçüde cevapladığımızı sanıyoruz. Ancak mes'elenin ne kadar kompleks ve hassas olduğu da ortada. Bu itibarla ilaç alanların mes'eleyi bilinçli olarak soruşturması, ilaç yazanların da, alternatifi olmayan haram maddeli ilaçlara alternatif bulma, olanların da alternatifini ve varsa sentetiğini kullanma konularında çok titiz davranması gerekir.