Okuma süres 5 dk, 59 sn
Tibbî açıdan Spiral:
Spiral çeşitli sekillerde olabilen ve uterus içerisine yerleştirilerek gebeliği önleyen bir âlettir. Spiralle gebelikten korunma %97-98'dir. Yüzde 2 veya 3 hanım, spirale rağmen gebe kalabilir.
Spiralın koruma mekânizması:
1- Rahim içerisinde aseptik (mikropsuz) bir iltihap ortamı meydana gelir.
a) Iltihap içerisindeki lökosit (akyuvarlar spermleri yiyerek gebeliğe mani olur.
b) Rahimin endometrium dokusundaki iltihabî hadise nedeniyle, döllenmiş yumurta rahim içerisine yerleşemez.
2- Uterus içerisinde bulunan yabancı cisim, uterusta reaksiyona sebeb olur. Uterusun kontraksiyonu artar. Dolayısıyla döllenmiş yumurta, yine uteruis içerisine yerleşemez.
3- Spirallerden bazılarının üzerinde ince bakır tel sarılıdır. Bu tel bakır iyonları salgılar.
a) Salgılanan iyonların spermi öldürücü etkisi vardır.
b) Cu iyonları rahimde özel bir enzim salgılanmasına neden olur. Bu da, rahimden kontraksiyon yaparak, döllenmiş yumurtayı vücut dışına attırır.
4- Spiral, spermlerin yolunu uzatarak, döllenme kabiliyetinin kaybolmasına sebeb olur.
Burada kısaca döllenmeden bahsetmek gerekir.
Yumurtalıktan çıkan yumurta, tubada ilerlemeye başlar. Tubaya gelen sperm ise, tuba içerisinde yumurtayı döller. Daha sonra döllenmiş yumurta, 1 hafta içerisinde ancak uterusa gelip yerleşir. (Yukarıda bahsettiğim uterusa yerleşemeyen, düşen döllenmiş yumurta 7-8 günlüktür).
Spiralın zararları:
1. Sancılara sebeb olur. Bel ağrısı yapar.
2. Âdet kanamasının çok olmasına sebeb olur. Âdet kanamasının süresini uzatır.
3. Rahim içi iltihablanmasına sebep olabilir. (Dr. G. Cengiz).
Bu yöntem rahim ağzını kapatma tekniklerinden olduğuna göre, Ibn Âbidin'in "en-Nehr" adlı kaynaktan yaptığı alıntıya bakılırsa, câiz olması gerekir. Söz konusu alıntıda "rahminin ağzını kapatmak kadının hakkıdır" denilir ve bir başka kaynaga atıfla "ancak bunu kocasının izni olmadan yapması haramdır" kaydı eklenir. (Ibni Abidîn VI/374)
Ancak spiral kullanmanın dinen sakıncalı olan bir yönü vardır: Kendisi, ya da kocasının takamaması halinde, kadın spirali, en hafifi, yine de bir kadına takdıracak ve zaruret bulunmadığı halde avretini ona göstermiş olacaktır. Mazereti varsa mesele yoktur. Ergin oluncaya kadar sünnet olmamış olan erkeği artık bir başkası sünnet edemez, kendisi becerebilirse yapar, beceremezse sünnetsiz kalır, çünkü avretini göstermesi haram, bu iş ise sünnettir. Sünneti yapmak için haram işlenemez diyenler vardır. Sünnet edilmesi gerektiğini söyleyenler ise; sünnetin dinî bir şiar anlamı taşıdığını, sıradan bir sünnet sayılamayacağını söylemiş, bu yüzden konu, daha değişik itibarlarla incelenmesi gereken bir konudur. Bizim bundan şu anda anladığımız, spirali kadının, kendisi ya da kocası takacaksa, "azıl"in câiz olduğunu söyleyenlere, göre câiz olabilir, bir başkası takacaksa, zaruret yokken câiz olmaması gerekir (Allah'u â'lem).
Çeşitli haplar ve ilâçlarla yapılacak korumanın câiz oluşu; adil bir doktar tarafından, o ilâçların kadına, erkeğe ve üreme organlarına kalıcı zarar vermediklerinin açıklanmasına bağlıdır.
Şimdiye kadar söylediklerimiz işin sadece bir yönüdür ve "azil"in câiz olduğunu söyleyen sahabe ve müctehid imamların görüşlerine ve diğer korunma yollarının da "azil" gibi sayılması esasına dayanır. Bunların yanında "azil"i dahi câiz görmeyen Sahabe ve müctehidlerin bulunduğunu ve ayrıca diğer korunma yollarının "azil"e kıyas edilemeyeceğini söyleyenler de vardır.
Ama her ne olursa olsun, meselenin Islâmî naslarla kesin bir sonuca bağlanmayışı, zamana ve zemine göre değişik uygulamaların câiz olabileceğini gösteriyor olmalıdır. Fakat İslam'ın bir fıtrat dîni olduğunu düşündüğümüzde de, doğum kontrol yöntemlerinin hepsinde hoşlanılmayan yönün, hoşlanılana göre daha belirgin olduğu söylenebilir. En hafifi bile, olsa olsa helâlin en hoşa gitmeyenlerinden olmasıdır. Çünkü konuyu sadece tabiat ve fıtrat açısından düşünen tıp uzmanları bile: "Çocuk olmaması yolunda alınan tedbirlerin hemen hiç biri tehlikesiz değil gibidir. Herhalde bu; çocuk istemeyenlerden, tabiatin öç almasıdır" demektedirler. (Dr. Cemal Zeki Önal, Evlilik ve Mahremiyetleri)
Kürtaj ya da çocuk düsürmeye gelince, cenine ruh üflenme devresinden sonra, ciddî bir zaruret bulunmadıkça, yapılmasının câiz olabileceğini söyleyen yok gibidir. Ruh üflenme süresinin yüzyirmi gün olduğu hadîsle bildirilmiştir. (Müslim, kader1-3) Buna göre dört aya varan bir hamilelige, sağlıkla ilgili ciddi bir zaruret bulunmadıkça müdahale edilemez. Bunda bütün Islâm bilginleri sözbirliği etmiş gibidirler. Bu yüzden, bu devreden sonra, kadın uzuvları belli olan çocuğunu düşürür, ya da aldırırsa, ölü olarak düşmesi halinde çocuğun âkilesine "gurra" denen para cezası, canlı olarak düşürmesi ve sonra ölmesi halinde ise, tam bir diyet öder. (Ibn Abidîn V/429) Bu günkü (1987) hesaplarla bir tam diyetin otuz-kırk milyon TL. civarında olduğunu söylersek, konunun ne kadar ciddî olduğu daha iyi anlaşılır.
Yüzyirmi günü bulmayan hamileliklerde, bazı sebeplerle ceninin alınabileceğini söyleyenler vardır ama, en az bunu söyleyenler kadar, buna karşı çıkan ve câiz olamayacağını söyleyenler de vardır. (Hindiyye V/356)
Câiz olabileceğini söyleyenler de, ancak şu sebeplerden biriyle câiz olabileceğini söylemişlerdir:
1. Kadın emzikli olur ve hamile kalmasıyla sütü kesilirse,
2. Kadın hasta olur ve hamileligi sebebiyle hastalığının artacağı söylenirse,
3. Ortam ve çevre bozuk olur ve kesine yakın kanaatle Islâmî terbiye ile yetiştirilemeyeceği bilinirse,
4. Hattâ Gâzâli'ye göre, kadının vücut güzelliğinin bozulmaması isteniyorsa câiz olabilir. (Gazalî, Ihya N/53)
Ancak, daha önce de söylediğimiz gibi, dört aya varmayan ceninin aldırılabileceğini, ya da düşürülebileceğini söyleyen bu görüşü tenkit edenler de çoktur. Ibn Âbidîn önce câiz gören görüşü zikrettikten sonra, Hâniyye adlı kitapta: "Ben bu görüşe katılmayacağım, çünkü hac'da ihramlının, bir av hayvanının yumurtasını kırması cinayet sayılır ve bunun cezasını öder. Sebebi, yumurtanın avın aslı sayılmasıdır. Kadının döllenmiş yumurtasının bundan hafif olması düşünülemez," dediğini aktarır. (Ibn Abidîn VI/374; Haniyye NI/410)
Tenkit edenlere göre, sular kavuşup yumurta döllendikten sonra, bu bir insanın başlangıcı sayılır. Ciddi sağlık nedenleri olmadan buna müdahale edilemez.