PARDÖSÜ-ÇARSAF

Okuma süres 1 dk, 54 sn
Daha önce genişçe anlattığımız üzere, kadınların evlerinden çıkarken "cilbâb" yani, hem olabildiğince vücut hatlarını gizleyerek bütün bedenlerini, hem de süslü elbiselerini örten üstlük, dışlık giymeleri gerekir. Bu Kur'ân'ın emridir. Ancak bunun sabit bir şekli yoktur. Genellikle tefsir kitaplarında yapılan tanımı daha çok bugünkü çarşafa yakındır. Ancak bazı tefsirlerdeki tanımı; başı ve göğüslerle beraber omuzları örten genişçe başörtüsünü ve kolu olsa dahi geniş, uzun ve sâde (süs unsuru taşımayan) pardösüvarı dışlıkları da içine alır. Ancak kadının erkeğe ve özel elbiselerinde gayr-i müslim kadınlara benzememesi de asıldır.

Buna göre:



a) Geniş olup kadının vücut hatlarını belli etmeyen,

b) Erkek pardösülerini ve gayr-i müslim kadınların özel kıyafetlerini andırmayan,

c) Kadının topuklarına kadar ayaklarını, yenleri açılmayacak, şekilde kollarını örten,

d) Rengi, nakış ve dikişleri ile çekicilik hedeflemeyen,

e) Üzerinden başın da yine sâde, süssüz ve geniş bir üstlük başörtüsüyle örtüldügü abâye ya da pardesüler de (Adına başka birşey de diyebilirsiniz) "Cilbâb" sayılabilir ve kadının dış elbisesi olarak kullanılabilir. Koltuk altının açık olması zarar vermez. Çünkü kolunu kaldırmasıyla görülen kısım, vücudu ya da iç elbiseleri değil, pardesünün oraya gelen kısımıdır. Bu açıdan "çarsaf' belki de daha olumsuzdur. ,Çünkü çarsaflı kadın kolunu kaldıracak olursa, kolunun çıplak yerlerinin yada iç elbiselerinin görülmesi muhtemeldir. Ama çarsaf bu olumsuzluğuna rağmen, Kur'an-ı Kerim'de istenen "cilbâb"a bazılarınca daha uygun görülmüştür. Zirâ kadın zâten dışarıda çok gezmez, onun karargâhı evinin içidir, zorunluluk olmadıkça dışarıda çalışmaz, elinde eşya taşımaz ki, kolu açılacaktır. Üstelik kolları dahî kapatmakla vücut hatlarını âzamî ölçüde gizlemis olur, istenen de budur... gibi bir espiri taşır.
Yorum Yap